Paralel Evrenlere Yolculuk Günümüz dünyasında büyük bir hız ve telaşla yaşıyoruz. Mümkün olan her şeyi ve hatta mümkün olmayanları bile rakamlarla, bu rakamların büyüklüğüyle ölçüyoruz.
Geçtiğimiz yıl kaç kitap okudunuz? Dakikada kaç kelime okuyabiliyorsunuz? Kitaplığınızda kaç kitap var?
Bu sorulara verilen cevaplardaki sayılar arttıkça kitap severlik liginde bir üst sıraya çıktığınızı hissediyoruz. Ne kadar çok kitap okursak o kadar kültürlü oluruz. Ne kadar hızlı okursak o kadar çok kitap okuruz. Böylece dünyayı daha iyi tanır ve gelişiriz.
ACABA GERÇEKTEN BÖYLE Mİ?
Haydi sizinle bir çalışma yapalım. Diyelim ki size en çok gitmek istediğiniz bir ülkeye hediye bir tatil çıktı. İki seçeneğiniz var.
Birisi kısa paket. Görmeniz gereken temel yerler özet bir şekilde hızla gezdirilecek ve geziniz kısa süre içinde sona erecek.
Diğeri ise gittiğiniz yerde istediğiniz kadar kalmanıza, şehrin arka sokaklarında dolaşmanıza, oranın insanlarıyla iletişim kurmanıza imkân verecek şartlar sağlanacak. Orada istediğiniz kadar kalabilecek, o şehrin insanları nasıl yaşıyor, neler hissediyor görmeye vaktiniz olacak.
Tarihi yerleri araştırmaya, oraları farklı insanların gözüyle görmeniz mümkün olacak. O mekanlarda vakit geçirerek havayı içinize çekme fırsatınız olacak. Belki de şanslıysanız bölgenin en bilgili turizm mihmandarı sizi gezdirecek.
SİZ HANGİSİNİ SEÇERDİNİZ?
Her yazar bize kendi dünyasını açar. Bugüne kadar edindiği birikimle her kitabında bize ayrı bir dünya kurar. Bu sadece roman, hikâye vs. gibi kurgusal kitaplarda değil, araştırma ve başvuru kitaplarında da böyledir. Hatta her bilimsel çalışmanın bir hipotezden, varsayımdan başlayarak bu hipotezi doğrulamak için yola çıktığı düşünülürse bu gerçek bilimsel kitaplar içinde geçerlidir diyebiliriz.
Tekrar soruyorum.
İlk defa gördüğünüz bir dünyaya sadece bakıp çıkmak mı, yoksa tamamen tanıyana kadar sindire sindire gezmek mi istersiniz?
KİTAPLARI İYİ VE DERİN ŞEKİLDE OKUMAYA GAYRET EDİN.
NASIL OKUMALIYIZ?
Bize öğretilen kitaba, kağıdına, cildine iyi davranmak. Onu örselememek, çizmemek, kirletmemek. Mümkün olduğunca hızlı okumak. Hatta bunun için eğitim almak. Elimizden geldiğince çok kitap okumak. Ki zamanımızın sınırlı olduğunu düşündüğümüzde bunu en yüksek hızda yapmamız gerektiği açıkça anlaşılmaktadır.
Yani oturup, uslu uslu okumak.
Hızlı okuma mı, çok okumak mı, yoksa derin okuma mı? Okuduğunuz her kitabı sizde izler bırakacak bir maceraya, bir hatıraya çevirebilirsiniz.
AMA NASIL?
Önce kitabın bitirilip yenisine geçilmesi gereken, yani tüketilmesi gereken bir şey olduğunu düşünmeyi bırakarak başlayalım. Kitap sonu için okunmaz.
Amaç asla kitabın sonunu görmek değildir. Hepimizin hayatının sonu belli. Ama bu bizi yaşamaktan, hayatın maceralarına atılmaktan, hatta bir gün sonra olacakları merak etmekten alıkoymuyor.
Öncelikle her kitaba çok küçük bir bedel ve sıfır riskle atılacağınız bir macera gibi bakın. Sizin yerinize yaşanmış, bir başkasının sonsuz ve tamamen farklı zihninde tasarlanmış PARALEL EVRENDE GEÇEN BİR MACERA.
İşe iyi kitap okuma telaşını bir köşeye bırakıp, ilgimizi çekebilecek bir şeyler arayarak başlayalım. İlgimizi, merakımızı çekecek bir şeyler bulduğumuzda çıkacağımız yolculuk için ilk biletimizi aldık demektir.
Ardından kitaba ayraç olarak bir kalem bulalım. Evet kalem. Okuduklarınızın altını çizip hafızanıza kaydedeceğiniz, üstünü çizip reddedeceğiniz bir kalem. Yanlış duymadınız. Bir kitabı elinize aldınız diye, hatta içindekiler ilginizi çekti diye orada yazan her şeye katılmak zorunda değilsiniz.
Beğendiğiniz, beğenmediğiniz, dikkatinizi çeken veya sizi rahatsız eden, canınızı sıkan, itiraz etmek istediğiniz yerleri işaretleyin.
Yanlarına düşüncelerinizi kaydedin. Okuduğunuz satırlara eklemek istedikleriniz varsa kitaptaki o küçük boşluklara doldurun. Yazar büyük bir emek vererek size sesleniyor. Siz de ona karşılık verin ki bu ETKİLEŞİMLİ BİR OKUMA olsun.
Ama yazar bunu duymayacak diyor olabilirsiniz. Siz biliyorsunuz ya bu çok önemli. Hatta sizden sonra bu kitabı okuyacak insanlar da sizin düşüncelerinizle karşılaşacaklar.
Bunlara ek olarak eserde karşılaşabileceğimiz bilmediğimiz ya da kısmen hâkim olduğumuz kavramlar yine karşımıza bir araştırma fırsatı olarak çıkıyorlar. Aslında okuyup geçtiğimiz, çok da dikkat etmediğimiz birçok kavram ve bilgi aslında ardında başka başka dünyalar barındırabilmektedir.
Böylesi bir okuma tekniğiyle içerik sadece size iletilmiş değil aynı zamanda sizin içinizde işlenmiş ve sindirilmiş olacaktır.
İşlenmiş ve sindirilmiş bilgi daha kolay içselleşir.
Hepinize ETKİLEŞİMLİ, bol MACERALI, DERİN okumalar diliyorum.
PARALEL EVRENLERDE BULUŞMAK ÜZERE.